Alt 03 Temmuz 2023, 11:28   #1
Standart Abdest ve Namazda Niyetin Şekli (Ağız veya Kalb)

Abdest ve Namazda Niyetin Şekli (Ağız veya Kalb)

Soru: Namaz da ve abdestde sesli niyet etmek hakkında hiç bir
hadis bulunmadığına ve mezhep imamlarınında bu konuda görüşlerinin ittifak
halinde olduğunu bir eyrden okudum ağızla söylenen niyet bid atmış bu konu
hakında bilgisi olan varmı.
Cevap: Namazda Niyet Konusunda Mezheblerin Görüşleri:
Hanefî Mezhebi:
Niyet konusu üç noktadan ele alının Niyetin açıklaması, niyetin nasıl yapılacağı,
niyetin vakti.
a) Niyetin Açıklaması: Niyet bir şeyi istemektir. Namazın niyeti Allah için namaz
kılmayı istemektir. Bir şeyi istemek ise kalbin işidir. Niyetin mahalli, kişinin
kalbinden hangi namazı kıldığını bilmesidir. Dil ile niyeti söylemek şart değildir.
Kalbin niyeti ile dilin telaffuzunu birleştirmenin mustehab olmasının sebebi,
dilin kalbe yardımcı olmasıdır.
Kılınacak olan namazı tayin etmek genel olarak daha faziletli ve daha ihtiyatlıdır.
Sonra eğer namaz öğle, ikindi yahut vitir, tilâvet secdesi, adak namaz, bayram
namazları gibi vacip bir namaz ise, mutlaka bu namazların belirlenmesi gerekir.
Nitekim namazları kaza ederken de hem vaktin hem de günün belirlenmesi
gerekir. Fakat kılınacak namazın kaza namazı olduğuna niyetlenmek gerekli
değildir. Bu aynen namazın rekâtlarını belirlemenin gerekmemesine benzer.
Sabah namazının sünneti ile teravih namazları gibi nafilelerde, sahih olan görüşe
göre, mutlak niyet etmek yeterlidir. İhtiyaten belirleme yapılabilir. Meselâ, te‐
ravih yahut sünnet namaz gibi nafile vasıflarına niyet eder. Niyeti Allahʹın
dilemesine bağlamakla, yani ʺinşallahʺ demekle niyet batıl olmaz. Çünkü niyetin
mahalli kalptir. Mutemet olan görüşe göre, fiil ile eda edilen bütün ibadetlerin
niyetleri bu ibadetlerin bütününü içine alır.
Bir kimse, namaz kılan bir cemaate yetişse bu namazın fare namaz mı yoksa te‐
ravih namazı mı olduğunu bilmese, farza niyet eder. Eğer bu cemaat farz namaz
kılmakta iseler namaz sahih olur. Eğer farz namazda değillerse nafile namaz olur.
b) Namaza Niyet Etmenin Şekli: Eğer namaz kılan kişi yalnız başına kılıyorsa farz
yahut vacib türünü tayin eder. Eğer nafile ise namaza niyet etmek yeterli olur.
Niyetin bu hususunu açıklamıştık.
Eğer namaz kılmakta olan kişi imam ise, daha önce de geçtiği üzere, namazı tayin
eder. Bir kimsenin erkeklere imamlık etmeye niyet etmesi şart değildir. Erkeklere
imam olmayı niyet etmeksizin, bir cemaatin imama uymaları sahihtir. Fakat imam
olan kişinin kadınlara imamlık etmeye niyet etmesi şarttır. Aksi takdirde
kadınlann böyle bir imama uymaları sahih değildir.
Aradaki fark şudur: Eğer kadının erkeğe uyması sahih olursa, onunla aynı hizada
bulunması söz konusu olur, dolayısıyla imamın namazını bozar, kendi isteği
dışında ona zarar vermiş olur. Kadınların imama uymaları için, imamın kadınlara
imamlık etmeye niyet etmesi şart koşuldu ki, nzası ve iltizamı olmaksızın imama
bir zarar gelmesin. Böyle bir şey erkekler için söz konusu değildir.
Özetle: İmamın sadece bir şekilde imamlığa niyet etmesi şarttır. O da kadınlara
imamlık etmeye niyet etmesi durumudur.
Eğer namaz kılmakta olan kişi, imama uyan kişi ise daha önce de geçtiği üzere,
kılacağı namazı tayin eder. Fazla olarak imama uymaya niyet eder. Meselâ, şöyle
niyet eder; Öğle namazının farzını kılmaya ve imama uymaya niyet ettim. Yahut
imamın kılmakta olduğu namaza başlamaya niyet ettim yahut imamın kılmakta
olduğu namaza niyet ettim, demek gibi.
c ‐ Niyetin Vakti: Niyetin tekbir vaktinde olması, yani niyetin tekbire yakın ol‐
ması mendubtur. Hanefîlere göre, niyetin iftitah tekbirinden önce olması sahihtir.
Ancak, bu ikisi arasında, birini diğerinden ayıracak bir iş bulunmadığı zaman,
niyetin önceden yapılması sahihtir. Niyet ile iftitah tekbirinin birbirine yakın
olması , şart değildir. (el‐Bedâyiʹ, 1,127 vd.; ed‐Durruʹl‐Muhtâr, 1,406 vd.;
Tebyînuʹl‐Hakâik, 1,99 vd.; Fethuʹl‐Kadir 1,185 vd.;el‐Lubâb, 1,66)

Maliki Mezhebi:
Niyet, bir şeyi kastetmektir. Niyetin yeri kalptir. Namaza niyetlenmek farzdır.
Racih olan görüşe göre, niyetin kalp ile meselâ, öğle namazının farzına kastetmek
suretiyle olması şarttır. Bir şeye kastetmek, onun mahiyetine kastetmekten
ayrıdır.. En iyisi niyetin söz ile yapılmasını terketmektir. Ancak vesveseye kapılan
kimseler için, şüphenin giderilmesi bakımından niyeti telaffuz etmek
mustehabtır.
Niyetin iftitah tekbirine yalan olması vacibtir. Eğer niyet uzun bir zaman aralığı
ile önce yahut sonra yapılırsa ittifakla batıl olur. Eğer az bir zaman öne alınırsa
muhtar olan bir görüşe göre sahihtir. Hanefîler bu görüştedir. Bir görüşe göre ise
batıldır, Şafıîler bu görüştedir.
Farz namazlarla sünnet olan bir namazda (vitir, bayram namazları, küsuf ile husuf
namazı, ‐Bu konuda güvenilen görüş, bunun mendub olduğudur‐ yağmur namazı)
ve sabah namazının iki rekât sünnetinde niyeti belirlemek vacibtir. Diğer nafile
namazlarda vacib değildir. Meselâ, kuşluk namazı, farz namazlara bağlı sünnet
veya nafile namazlar, teheccud namazında vacib değildir. Bu gibi namazlarda
mutlak nafileye niyetlenmek yeterlidir. Eğer zevalden önce kılmıyorsa niyet
kuşluk namazına, öğle namazından önce ve sonra kılındığında öğlenin
sünnetlerine, mescide girdiği sırada kılındığında tahiyyetuʹl‐mescid namazına,
gece kılmıyorsa teheccud namazına, vitir namazından önce kılmıyorsa yatsı
namazının son iki rekât sünnetine ait olmuş olur.
Eda yahut kaza niyeti yahut rekât sayıları şart değildir. Dolayısıyla eda niyeti ile
kaza, kaza niyeti ile eda etmek sahih olur.
Tayin şekillerinden bir tanesi bu hükümden istisna edilir. O da şudur: Bir şahıs
eğer mescide girer de imamı namaz kılarken bulursa ve kılmakta olduğu namazın
Cuma namazı olduğunu zannederse ve cuma namazı diye niyet ederse, sonradan
bu namazın öğle namazı olduğu ortaya çıkarsa, namaz sahih olur. Aksi durum
olursa batıl olur.
Bir kimsenin namazı tek başına kılmaya yahut imama uymaya niyet etmesi va‐
cibtir, imam olmaya niyet etmesi vacib değildir. Ancak, cuma namazı ile iki
namazı birleştirerek cem‐i takdim tarzında, yağmur yahut korku sebebiyle
kılarken, bir de başka bir imamın yerine İmamlık ederken (İstihlâf) niyet etmek
vacibtir. (İstilâf: İmam yahut namaz kılanların, cemaatten birini namaz kıldırmak
üzere öne geçirmeleridir.Bu da imanım abdestinin bozulması yahut başka
sebeplerle namazının bozulmasından ötürü yapılır, imam mescidden dışarı
çıkmadan önce, yerine başkasını geçirmesi gerekir.) Çünkü bu gibi durumlarda
imam şarttır. İbni Ruşd cenaze namazını da buna ilâve etmiştir. Eğer imam cuma
namazında imamlığa niyet etmeyi terkederse hem kendisinin hem de cemaatin
namazları batıl olur. Eğer bir kimse niyeti, yağmur sebebiyle cem‐i takdim
tarzında namazları birleştirerek kılarken terketmişse, ikinci namaz batıl olur. Bir
kimse niyeti korku namazında terkederse, imama uyanlardan sadece birinci
gurubun namazı batıl olur, imamın ve ikinci gurubun namazları ise sahih olur. Bir
kimse niyeti, başkasının yerine imamlığa geçirildiği bir namazda terketmişse,
imamın namazı sahih, cemaatin namazı batıl olur.
(eş‐Şerhuʹl‐Kebir, 1,233,520; eş‐Şerhuʹs‐Sağîr ve Haşiyetüʹs‐Savî, 1,303‐305; el‐
Kavânînuʹl‐Fıkhıyye, 57; Bidayetuʹl‐Muctehid, 1,116)

Şafiî Mezhebi:
Niyet, bir şeyi yapmaya yakın olarak kastetmektir. Niyetin yeri kalptir. Tekbirden
önce niyeti dille söylemek mendubtur. Bir kimse niyetin peşinden kalbi ile yahut
dili ile ʺinşallahʺ derse bundan teberruk etmeyi yahut her şeyin Allahʹın dilemesi
ile vuku bulduğunu kastederse, bunun namaza bir zararı olmaz. Eğer bununla ni‐
yeti bir şeye bağlamayı yahut şüpheyi kastederse, namazı sahih olmaz. Eğer
namaz farz, cenaze namazı gibi farz‐ı kifaye, kaza namazı yahut iade edilen bir
namaz yahut adak namazı gibi vacib bir namaz olursa üç şeyi yapması gerekir.
Kılınan namazın farz bir namaz olduğunu kastetmek, namaz fiilini yerine
getirmeyi kast etmek, sabah öğle ve benzeri farzın türünü belirlemek. Meselâ,
öğle namazının farzını kılmaya niyet etmek gibi.
Niyetin, iftitah tekbirinin cuzlerinden birine yakın olması şart koşulur. Şafîîʹlere
göre, örfte namaz işlerine başlamadan önce namaza hazırlık yapmak ve namaz ile
niyetin birbirine yakın olmasından kastettikleri mana budur. Mutemet olan gö‐
rüşe göre icmalen de olsa iftitah tekbirinden önce başından sonuna kadar
namazdaki söz ve fiilleri zihninde toparlaması, tekbir esnasında bunu aklından
geçirmesi lâzımdır.
Eğer kılınmakta olan namaz, namaz vakitlerine bağlı sünnetlerde olduğu gibi,
vakte bağlı bir nafile namaz ise yahut istiska namazı gibi bir sebebe bağlı namaz
ise, iki şey vacib olur:
Bu işi yapmayı kastetmek ve öğle namazının sünneti, bayram namazları yahut
kuşluk namazı gibi bir namaz olduğunu tayin etmek. Sahih olan görüşe göre,
böyle bir namazın nafile namaz olduğuna niyet etmek şart koşulmaz.
Mutlak nafile namazlarda, namaz fiiline niyet etmek yeterlidir. Mutlak nafile,
tahiyyetuʹl mescid, abdestin sünneti olan namazda olduğu gibi, vakit veya sebebe
bağlı olmayan namazdır.
Niyetin Allahʹa nisbet edilmesi vacib değildir. Çünkü ibadet Allahʹtan başkasıʹna
yapılamaz. Fakat ihlâs manasının gerçekleşmesi için, niyetin Allahʹa nisbet edil‐
mesi mustehabtır.
İhtilâftan kurtulmak için kıbleye yönelmeye ve kılınacak namazın rekâtlarının
sayısına niyet etmek de mustehabtır. Bir kimse kılmakta olduğu farz bir namazın
rekât sayılarında hataya düşerse meselâ, öğle namazını üç yahut beş rekât olarak
niyet ederse namazı geçerli olmaz. Nitekim bunun edaya yahut kazaya
niyetlenmesi müstehap olur.
En sahih görüşe göre, kaza niyeti ile eda namazı, özür var ise eda niyeti ile kaza
namazı kılmak sahihtir. Bu özür, bulut yahut başka sebeplerle vakti bilmemek
gibi durumlardır. Bir kimse vaktin çıktığını zannederek buna kaza olarak
niyetlenip kılsa, sonradan vaktin çıkmamış olduğu ortaya çıksa yahut vaktin
devam ettiğini zannederek eda niyeti ile kılsa ve sonradan vaktin çıkmış olduğu
ortaya çıksa, namazı sahih olur.
Bunun gibi, özür bulunmaması hâlinde lugat manasını kastedince namazı sahih
olur. Çünkü bunların her biri diğerinin yerinde kullanılmaktadır. Sen şöyle
dersin: Borcumu ödedim veya eda ettim. Bu iki ifade de bir manaya gelir. Borcun
kazası yahut edası, birdir. Yani ödenmesi demektir.
Fakat bir kimse bunu bir özrü olmaksızın yapar da lugat manasına niyet etmezse
namazı oyuncak hâline getirdiği için sahih olmaz. Vakte değinmek şartı yoktur.
Bir kimse bir namazı kaza ederken gününü belirlese fakat hataya düşse zarar ver‐
mez. Üzerinde kaza borcu bulunan kimse için falan günün öğle namazını kaza et‐
mesi şart değildir. Belki sadece öğle namazının kazasına niyet etmek yeterlidir.
Gün veya ay veya yılı, mutemet olan görüşe göre zikretmek mendub değildir.
Bütün namazlarda niyet şarttır. Bir kimse kılmakta olduğu namazın niyetinde
şubheye düşse namazı batıl olur.
İmam olan kimsenin imam olmaya niyet etmesi şart değildir. Bilakis mustehabtır.
Bunun sebebi, cemaat faziletini elde etmektir. Eğer imam imamlığa niyet etmezse
cemaat fazileti onun için hasıl olmaz. Çünkü bir kimse için ancak niyet ettiği
amelin sevabı söz konusudur.
Dört durumda imamlığa niyet etmek şart koşulur: Cuma namazı için, yağmur
sebebiyle cem‐i takdim tarzında birleştirilen iki namaz için, vakit içinde cemaatle
iade edilen namazlarda günahtan kurtulmak için, cemaatle kılınması adanan
namazlar için.
İmama uyan kimsenin ona uymaya niyet etmesi şarttır. Öyle ki, cemaat iftitah
tekbiri ile birlikte imama uymaya yahut cemaat olmaya yahut imamla birlikte ce‐
maat olmaya yahut mihrabta bulunan kimse ile birlikte namaz kılmaya niyet
etmelidir. Çünkü başkasına uymak da bir ameldir. Dolayısıyla bunun da bir
niyete ihtiyacı vardır. Çünkü kişiler için niyet edilenden başka bir amel söz
konusu değildir. İmama izafe etmeksizin, mutlak olarak uymaya niyet etmek
yeterli değildir. Eğer bir kimse, niyetsiz olarak uyarsa yahut niyetinde şubhe ettiği
hâlde uyarsa, bekleme süresi uzun ise, namazı batıl olur. (Hâşiyetuʹl‐Bâcurî, 1,149
vd.; Muğniʹl Muhtâc, 1,148‐150,252‐253; el‐Muhezzeb, 1,70; el‐Mecmu, III, 243‐252)
Hanbelî Mezhebi :
Niyet, Allahʹa yaklaşmak maksadı ile, kalbin bir işi yapmaya azmetmesidir. Bu
sebeple, hiç bir şekilde niyet etmeksizin namaz sahih değildir. Niyetin yeri kalp‐
tir. Kalpten niyetlenmek vacibtir. Dil ile söylemek ise mustehabtır.
Eğer namaz farz olursa iki şey şart koşulur:
Namazın türünü belirlemek, meselâ öğle, ikindi yahut akşam vakti gibi vakitlerin
namazı olduğunu belirlemek; diğeri, işi yapmayı kastetmektir. Bu namazın farz
olduğuna niyet etmek şart koşulmaz. (İbni Kudame: ʺDoğrusu niyetin tayin
edilmesi gerekir.ʺ demiştir.) Meselâ, öğle namazının farzını kılıyorum diye niyet
etmek şart koşulmaz.
Kazaya kalan namazlara gelince: Bir kimse eğer kaza namazında kalbinden bu
günün öğle namazının kazası olduğunu belirlerse kaza namazı olduğuna niyet et‐
mesine ihtiyaç yoktur. Bunun gibi eda diye niyet etmesi de gerekmez. Yanılınca
eda niyeti ile kaza, kaza niyeti ile eda kılmak sahih olur.
Kılınmakta olan namaz belirli bir nafile namaz olursa bunu belirterek niyet et‐
mek vaciptir. Vakte bağlı bir nafile namazı da belirlemek vaciptir. Kusuf ve yağ‐
mur namazlarında olduğu gibi, teravih, vitir, beş vakit namaza bağlı olan nafile
namazlarda olduğu gibi.
Eğer nafile namazlar, gece namazı gibi namazlardan olup mutlak ise onu niyet
esnasında belirlemek vacip değildir. Böyle bir kimsenin sadece namaza niyetlen‐
mesi yeterlidir. Çünkü bu gibi namazlarda belirleme yoktur. Hanbelîler bu
meselede Şafiîler gibi düşünmektedirler.
Hanbeliler bu konuda şöyle demişlerdir: Bir kimse tamamlamak ile kesmek
arasında tereddütlü bir niyet ile bir namaza başlarsa bu namaz sahih olmaz.
Çünkü bu niyet kesin değildir; tereddüt ile beraber kesinlik meydana gelmez. Bu
konuda fakihler ittifak halindedir.
Eğer bir kimse sahih bir niyetle bir namaza başlayıp da sonradan bu namazdan
çıkmaya ve bu namazı kesmeye niyet ederse, cumhura göre namaz bani olur.
Çünkü namazın bütününe niyet etmek şarttır. Oysa bu kişi bazı sebeplerle bu
niyetini kesmiştir. Ebu Hanifeʹye göre, bu sebeple namaz batıl olmaz. Çünkü bu
namaz, başlanılması sahih olan bir namazdır, hacda olduğu gibi, çıkmaya niyet
etmekle fasid olmaz. (el‐Muğnî, 1,464‐469,11,231; Keşşafuʹl‐Kınâ, 1,364‐370)
Niyette Şubheye Düşmek:
Bir kimse namaz esnasında niyet edip etmediği konusunda şubheye düşerse
yahut iftitah tekbiri konusunda şubhelenirse, bu namazı yeniden kılar. Nitekim
Şafiîler de böyle demiştir. Çünkü aslolan şubhelenilen şeyin bulunmamasıdır.
Eğer bu kişi namazını kesmeden önce niyet ettiğini yahut tekbir getirdiğini
hatırlarsa namazını tamamlaması gerekir. Çünkü bu namazı iptal edecek bir şey
bulunmamıştır. Eğer namaz içinde şubhe ile bir iş yapmışsa, namazı batıl olur.
Nitekim Şafiîler de böyle demiştir.
Namazda Niyet Değiştirmek:
Bir kimse iftitah tekbirini alırken farz bir namaza niyet etse sonra bu niyetini
başka bir farza intikal ettirse ikisi de batıl olur. Çünkü bu kişi birinci namazın
niyetini kesmiş, iftitah tekbiri esnasında ikinci namaza niyetlenmemiştir. Bu
konuda Hanbelîler Şafiîler gibi düşünmektedirler.
Eğer farz olan böyle bir namazı nafile namaza çevirirse, Şafiîler ile Hanbelîlere
göre, bu konuda iki rivayet vardır; Bu rivayetlerin en kuvvetlisine göre, bu namaz
nafileye dönüşür. Çünkü farza niyetlenmek nafileye niyetlenmeyi de içine alır.
Bunun dayandığı delil şudur: Böyle bir kişi bir farz namaz için iftitah tekbiri
getirdikten sonra vaktinin girmediği anlaşılsa kılmakta olduğu namaz nafileye
dönüşür, farz ise sahih olmaz. Fakat, nafile olan bu namazı iptal edecek bir şey de
vuku bulmamıştır.
Bütün ibadetlerde bir işi Allah tealâʹya nispet etmek şart değildir. Meselâ, Allah
için namaz kılıyorum, Allah için oruç tutuyorum, demek gibi. Çünkü ibadetler
zaten Allah için yapılır. Vacib kılanların ihtilâfından çıkmak için dille söylemek
mustehabtır. Nitekim namazın rekât sayılarını ve namaz için kıbleye yönelmeyi
söylemek de şart değildir. Şafiîler de aynı görüşü kabul etmişlerdir.
İftitah tekbiri alırken ya ona yakın yahut biraz önce niyet edilir. Nitekim
Malikîler ile Hanefîler de bu görüştedirler. Fakat en faziletlisi niyetin iftitah
tekbirine yakın olmasıdır.
Cemaatin sahih olması için imam ve cemaatin kendi durumlarına niyet etmeleri gerekir. Yani imamın imam olduğuna, cemaatin de namazın başında imama uymakta olduğuna niyet etmesi şarttır.
Ancak, iki durum mustesnadır:
Birinci durum cemaatın mesbuk olmasıdır. Böyle olursa imam selâm verdikten
sonra, cuma namazı dışında kendisi gibi mesbuk birine uyması gerekir.
İkincisi şudur: Mukim olan bir kimse, namazlan kısaltarak kılmakta olan seferî
birine uyarsa, namazın geride kalan kısmında kendisi gibi olanlara uyması
gerekir. (Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ans., C. 1, s 482‐488)
Fakihler, taharette/abdestte niyetin şart olup olmadığında ihtilâf etmişlerdir.
Hanefîler dediler ki : Sevab elde edilmesi için abdest alanın niyetle başlaması
sünnettir. (ed‐Durruʹl‐Muhtâr, 1,98‐100; el‐Lubâb, I, 16; Merakuʹl‐Felah, 12; el‐
Bedâyiʹ, I, 17; Mukarene tuʹl‐Mezahib fiʹl‐Fıkh, 14)
Vakti de, bütün fiilinin kurbet (ibadet) olması için istincadan öncedir. Şekli ise,
kişinin hadesin kaldırılmasına ya da namaz kılmaya, abdeste veya emre uymaya
niyet etmesidir. Mahalli kalptir. Kalp ve dil fiilini birleştirmek için dili ile
söylerse bu da mustehabtır.
Niyetin farz olmadığını söylemeleri, serinlenmek için abdest alanın, yüzmek,
temizlenmek veya boğulanı kurtarmak vb. için suya girenin abdestinin sahih
olacağı sonuçlarını doğuruyor.
Bu görüşleri için şu delilleri getirdiler:
1 ‐ Kurʹanʹda zikredilmemiştir: Abdest ayeti sadece, üç organın yıkanması ve başın
meshini emretmiştir. Ahad hadisi ile niyeti şart koşma Kitabʹın nassına ziyadedir.
Onlara göre de Kitabʹa ziyade nesh sayılır, Ahad ile nesh sahih olmaz.
2 ‐ Sünnette de geçmemiştir: Bilmediği hâlde, Peygamber (s.a.v.) bedeviye niyeti
öğretmemiştir. Niyet teyemmumde farzdır, çünkü toprakladır, hadesi de asaleten
gidermez, sadece suya bedeldir.
3 ‐ Diğer taharetlere kıyas: Abdest su ile taharettir; necasetin giderilmesinde
olduğu gibi onda da niyet gerekmez. Setr‐i avret gibi, namazın diğer şartlarında
da niyet gerekmiyor, zimmî kadının Müslüman kocasma helâl olması için
hayızdan yıkanması da gerekmemektedir.
4 ‐ Abdest namaz için vesiledir. Bizzat maksut değildir; niyet ise maksatlarda
istenen bir şarttır, vesilelerde değil.Hanefîlerin dışındaki Fakihlerin Cumhuruna Göre: İbadetin veya Allah tealâʹya
kurbet kastının gerçekleşmesi için abdeste niyet şart/ farzdır.
(el‐Mecmu 1,361; el‐Muhezzeb 1,14; Bidâyetuʹl‐Muctehid 21 el‐Kavânînuʹl‐
Fıkhıyye, 31; eş‐Şerhuʹs‐Sağîr, L 114 vd.; eş‐Şerhuʹl‐Kebîr, I, 93 vd.; Muğniʹl‐
Muhtâc, 1,47 vd.; el‐Muğnî, 1,110 vd Keşşafuʹl‐Kınâʹ, 1,94‐101)
Yeme, içme, uyku vb. gibi ibadet dışında olan şeyler için alınan bir abdestle
namaz sahih olmaz.
Şu delilleri ileri sürdüler:
a) Sünnet: Peygamber (s.a.v.)ʹın hadisi: ʺAmeller ancak niyetlere göredir. Ve kişi
için ancak niyeti vardır.ʺ (Sıhhatinde ittifak edildi. Cemaat, Hz. Ömerʹden rivayet
etti. Neyluʹl‐Evtâr, I, 131)
Yani şerʹan kabul edilen ameller niyetle olur. Abdest ameldir; şerʹan ancak niyetle
bulunabilir.
b) İbadette İhlasın gerçekleştirilmesi: Allah tealâ, ʺDinde ihlâsla Allahʹa ibadet
etmekle emrolundular.ʺ buyurdu.
Abdest de, emredilen bir ibadettir. Allah teâlaʹya ancak halis bir niyetle tahakkuk
eder. Çünkü ihlâs kalbin amelidir, o da niyettir.
c) Kıyas: Namazda ve namazın mübahlığı için teyemmumde şart olduğu gibi
abdestte de niyet şarttır.
d) Abdest maksudun vesilesidir, o maksudun hükmünü alır. Allah tealâ, ʺNamaza
kalktığınızda yüzünüzü yıkayın.ʺ buyurdu. Bu da gösteriyor ki, abdest namaz için
emredilmiştir. İstenen, namaz için azaların yıkanmasıdır, o da niyetin manasıdır.





Asi_KraL isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yer İmleri

Etiketler
abdest, ağız, kalb, namazda, niyetin, veya, şekli


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 

(View-All Bu konuyu daha önce 0 kişi okudu. Liste Aşağıdadır
Görüntülenecek isim yok.
Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı



Bilgilendirme

Sitemiz bir genel forum sitesidir. Bu yüzden sitemize kaydolan herkes, kontrol edilmeksizin mesaj/konu/resim paylaşabilmektedir. Bu sebepten ötürü, sitemiz üzerinden paylaşılan mesajlar, konular ve resimlerden doğabilecek olan yasal sorumluluklar paylaşan kullanıcıya aittir. Forumkolik, hiçbir yasal sorumluluk kabul etmemektedir. Illegal herhangi bir faaliyet görülmesi durumunda İLETİŞİM sayfasından bildirim yapıldığı takdirde, mesaj, konu ya da resim en fazla 24 saat içerisinde silinecektir.

Forum Bilgileri

Forum Sahibi: KIRIK

Forum Manager: SaRe

Graphic Designer: Müptela

İ[email protected]

Powered by vBulletin® Version 3.8.12 -
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:10.

FORUMKOLIK.NET ® © JRodix.Com Sunucularında Barınmaktadır.

Eşya depolama istanbul nakliyat uluslararası evden eve nakliyat vozol center evden eve nakliyat Mikser Makine İmalatı