Adam 55 yaşlarında Beşiktaş sahiline oturdu denize karşı baktı baktı ah çekti Of of dedi sanki Deniz yarıldı dertlerini denize anlatmak istiyordu sanki o kadar yorulmuştu ki bitkin yıkık dökük bir mesken gibi terk edilmiş bir mesken gibi çocuklara bakıyordu gençlere bakıyordu bütün umutları tükenmişti yaşam belirtisi yoktu yorulmuştu çok yorulmuştu hayat onu bayağı yormuştu hayatı boyunca kendini anlatmakla geçti kelimeleri tükenmişti artık tepkisiz kalmıştı ölümü bekleyen yoğun bakımdaki hastalar gibi. Yaşadıkları bir film şeridi gibi geçiyordu gözünün önünde ben bu hallere düşecek adam der gibi içinden konuşuyordu söyleniyordu küfür ediyordu artık ilaçlarını da almıyordu resmen ölümü davet bir an göz göze geldik bir şeyler anlatmak istedi konuşmak istedi ama konuşmaktan vazgeçti bense dikkatli gözlerde onu izliyordum kim bilir ne derdi vardı ne hayatlar yaşamıştı ne engeller atlatmıştı ya da çok büyük savaştan çıkmıştı yaralıydı belliydi. Hiç gülmüyordu gülmek istiyordu utanıyordu utanmakla arasındaki bir duygu yu yaşıyordu bembeyaz saçları sakalları 55 yaşında bir adamın içsel çığlıklarıni duymamak için duygularınızı törpülenmiş olması gerekir di. Oh saate baktım akşam olmuş yavaş yavaş kalktım oturduğum bankdan. Göz göze geldik adamla gözleri yaşlanmış sanki ağlar gibiydi. Usulca yürüdüm yürüdüm hala aklım adamdaydı. Evime gittim yemeğimi yedim biraz televizyona bakayım dedim uyumuşum. Sabah işime giderken Beşiktaş sahilinden geçerken polisleri gördüm bir adam yatıyor bir gazete örtülmüş üstü ne oldu diye burada sordum polis memuru yakın mısın dedi hayır dedim o zaman kaybol buradan dedi. Sonra etraftan bir iki kişi okumadın mı dedi neyi dedim dün akşam bir kızla bir erkek kavga ederken adam kızı döverken bu meçhul adam kavgaya ayırırken bıçaklanmış ve ölmüştü. Üstümden kaynar sular döküldü yanımdaki arkadaş sordu tanıyor muydun? Evet ile hayır arasında kalmıştım. Gözyaşlarımi sildim bir köşede ağladım ağladım,